13 Ekim 2005

Sonnet 66

Tired with all these, for restful death I cry,
As, to behold desert a beggar born,
And needy nothing trimm'd in jollity,
And purest faith unhappily forsworn,
And guilded honour shamefully misplaced,
And maiden virtue rudely strumpeted,
And right perfection wrongfully disgraced,
And strength by limping sway disabled,
And art made tongue-tied by authority,
And folly doctor-like controlling skill,
And simple truth miscall'd simplicity,
And captive good attending captain ill:
Tired with all these, from these would I be gone,
Save that, to die, I leave my love alone.



Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.


Üstteki William Shakespeare'in 66. sonesi,
alttaki ise bu sonenin Can Yücel tarafından
Türkçeye "çevrilmiş" hali.
Edebiyat çevirisinde daha iyisi yapılabilir mi bilmiyorum.
Can Yücel'in yaptığı çevirmekten öte
bir eseri aynı incelikle başka bir kültürde yaratmak kanımca.
Çeviri yapan herkesin görmesi gereken bi çalışma bu bence.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

hastasıyam can yücel'in ve hasan ali yücel'in ve yaptıkları bilimum çevirilerin..

Adsız dedi ki...

Üstadın karşısında şapkamızı çıkartıp saygı duymaktan başka birşey gelir mi elimizden bilemiyorum...